Bölgede tekfirci akımların tehlikeleri

 

Bölgede tekfirci akımların tehlikeleri - 1

Kuzey ve Güney Kafkasya bölgelerinde tekfirci terör örgütlerinin faaliyetleri bölge ülkelerinin sorunlarını arttırdığı belirtiliyor. Söz konusu terör örgütlerinin faaliyetleri ise Arabistan, Katar ve BAE gibi bazı Fars körfezi ülkeleri tarafından mali açıdan destekleniyor. Bu örgütler en çok Rusya, Azerbaycan Cumhuriyeti, Gürcistan ve orta Asya cumhuriyetlerinde faaliyet yürütüyor.
Azerbaycan cumhuriyetinde faaliyet yürüten sapkın Vahabi tarikatının bildirilerine göre bu tarikatın ve askeri kanadı yani tekfirci IŞİD terör örgütünün amacı Azerbaycan ve orta Asya cumhuriyetlerinde ve kafkasya bölgesinde sözde İslamî emaret inşa etmektir.

Kuşkusuz Kafkasya bölgesinde tekfirci terör örgütlerinin kuruluşu ve faaliyetlerini genişletmeleri Fars körfezinde yer alan irticai Arap rejimlerin uzun vadeli hedefleri doğrultusundadır ve bu yüzden bölge milletleri ve devletlerinin tümünün çıkarlarını tehlikeye sokmaktadır.
Biz de söz konusu tekfirci terör örgütleri ve faaliyetleri üzerinde bir araştırma gerçekleştirdik. Araştırmada tekfirci akımların kökleri ve bu akımlarla mücadele yolları ele alındı.
Şimdi araştırmanın sonuçlarını sunduğumuz üç bölümlük raporumuzun birinci bölümünü dinleyelim.

Kafkasya bölgesi İran'ın kültür ve medeniyet sahasında yer alan bir bölgedir ve tekfirciliği Kuzey kafkasya bölgesinde yayılması ve Azerbaycan cumhuriyetine nüfuz etmesi, bölgede başta İran ve Rusya olmak üzere diğer ülkelerin çıkarlarını ciddi biçimde tehdit etmektedir. Bu arada tekfirci IŞİD terör örgütü ve diğer tekfirci akımların Kuzey kafkasya bölgesinde faaliyetleri günden güne artıyor ve IŞİD terör örgütünün hilafet modelini izleyen sözde kafkasya İslamî emaretinin faaliyet alanı da her geçen gün daha da genişliyor. Kafkasya İslamî emareti adlı tekfirci terör örgütü IŞİD terör örgütü ile biat etti ve şimdi Rusya ve Azerbaycan cumhuriyetine karşı bazı planlar hazırladığı ve uygulamak istediği anlaşılıyor.

Kuzey Kafkasya'da ve özellikle Çeçenistan, Dağıstan ve Gürcistan'ın Pankisi ovasında tekfirci akımlar her geçen gün daha da güçleniyor. Bazı raporlara göre Kuzey kafkasya bölgesindeki radikal akımlar sözde dört bin cihatçısı ile Irak ve Suriye'de tekfirci IŞİD terör örgütü gibi örgütlerin müttefiki sayılıyor. Bu zümre de IŞİD gibi Kuzey ve Güney Kafkasya bölgelerinde sözde İslamî hilafet veya İslamî emaret ilan ettiklerini belirtiyor.
Tekfirci radikal akımların faaliyetleri sadece İran ve Rusya'nın güvenliğini tehdit etmiyor ve aynı zamanda komşuluğunda bulunan Azerbaycan cumhuriyetini de tehdit ediyor. Özellikle Azerbaycan cumhuriyetinin Sünni azınlığı bu bölgelerin komşuluğunda yaşıyor ve her an tekfirci akımlarca suiistifadeye maruz kalmalarından endişe ediliyor.

Kuzey kafkasya bölgesinde altı milyonu aşkın müslüman yaşıyor ve bölgede çeşitli sofi ve irfan temelli tarikatlar faaliyet yürütüyor. Bu dini potansiyel Azerbaycan cumhuriyetinde şii müslümanların katledilmesi ile yan yana gelince, kafkasya bölgesinde tekfirci akımlarla mücadele gücünü etkileyebilir.
Kuzey kafkasya bölgesinde tekfirci akımlar, İslam dünyasının en Kuzey ucunda yaşayan müslümanların üçte biri sofi tarikatları ile eski ve derin bağları bulunan bir bölgede cirit atıyor. Bu insanların İslam dini ile misakı ise özgürlük ve irfan temeline dayanıyor.
Kafkasya bölgesinde bölgenin tarihinde kökü bulunan irfani tasavvuf, tekfirci akımlardan farklı düşünüyor ve bu akımlara muhalif görünüyor. Bu yüzden sofi tarikatlar Kuzey kafkasya bölgesinde tekfirci akımın yayılması ile mücadele konusunda önemli ve etkili bir potansiyel güç sayılıyor. Kuzey kafkasya bölgesinde sofi tarikatları izleyen insanlar yüksek mücadele gücünden yararlanan insanlardır. Bu yüzden eğer bu İslamî irfani kapasite ve ayrıca Azerbaycan cumhuriyetinin şii kapasitesi doğru ve uygun biçimde değerlendirilecek olursa, bir yandan Kuzey kafkasya bölgesinde Vahabilik ve tekfircilikle mücadele edildiği gibi, öbür yandan Azerbaycan cumhuriyetinin Kuzey bölgelerinde de bu sapkın akımlar önlenmiş olur.

Kuzey Kafkasya bölgesi Rusya federasyonunun güneyinde ve Hazar denizinin batısı ile Karadeniz'in doğusu arasında yer almakta ve güneyinde ise büyük Kafkasya dağları ve kuzeyinde de Koma Maniç ovası bulunmaktadır. Siyasi ve bürokrasi bakımından Kuzey Kafkasya bölgesinde yer alan siyasi birimler doğudan batıya sırasıyla Dağıstan, Çeçenistan, İnguşya, Kuzey Osetya, Kabardin-Balkar, Karaçay- Çerkez ve Adige özerk cumhuriyetlerinden ibarettir. Bu siyasi ve bürokrasi birimlerin her biri çeşitli ve farklı coğrafyaya sahip olmanın yanında farklı etnik grupları ve değişik kültürleri de barındırmaktadır. Ancak buradaki tüm etnik grupların ortak paydası İslam dini ve çeşitli sofi tarikatlarıdır.

Kuzey Kafkasya bölgesinde yer alan çeşitli etnik gruplara gelince, Dağıstanlılar 30 irili ufaklı etnik gruptan oluşuyor ve bunların yanında çeçenler, Kabardlar, Karaçaylılar, İnguşyalılar, Ruslar, Osetyalılar ve Adigeler yer alıyor.
Kuzey Kafkasya'daki özerk cumhuriyetlerin arasında Dağıstan yüzölçümü bakımından en büyük özerk cumhuriyettir ve tek başına Kuzey Kafkasya bölgesinin üçte birini oluşturmaktadır. Dağıstan'dan sonra Karaçay-Çerkez özerk Cumhuriyeti geliyor.
Kuzey kafkasya halkını birleştiren tasavvuf ve İslam dini ilk kez miladi yedinci yüzyılda Arapların kafkasya bölgesine saldırmasının ardından bu bölgeye girdi. Kafkasyanın Dağıstan ve Derbend bölgelerinin fethedilmesinin ardından İslam dini hızla bu bölgede yayılmaya başladı. İslam dini daha sonraları Kuzey Kafkasyalı Müslümanların çarlık Rusya'nın çıkarmalarına karşı direnişin temel eksenini oluşturdu ve bu direniş üç asır boyunca devam etti.

İslam dini miladi yedinci yüzyılda orta Asya bölgesine de ulaştı ve bu bölgede yaşayan insanların büyük bir bölümü son semavi dine yöneldi. Miladi 14. Yüzyılda bu bölge İslam dünyasının önemli manevi faaliyet merkezlerinden birine dönüştü. Bu yörede yaşayan müslümanlar zamanlı ve kameri birinci ila altıncı yüzyılların arasında İslam dinini benimsedi. Volga bölgesinde yaşayan Bulgarlar ortaçağda ilerici bir İslam devleti kurabilen ilk Müslümanların arasında yer aldı ve ilk devletlerinin başkente Bilar gelişmiş mimari bakımından ve ahşaptan binaların yerine taştan ve tuğladan binalar inşa etmek ve yeraltı ısıtma sistemlerini kullanmakla ün yaparak yabancı seyyahların ilgisini çekmişti. İbni Rüşd'ün belirttiğine göre miladi onuncu yüzyılın başında bu kraliyetin kentlerinde ve beldelerinde bir çok cami ve medrese inşa edilmişti.

Miladi altıncı yüzyılda tasavvuf Ortadoğu'dan Tataristan yöresine geldi ve daha sonraki asırlarda bölgede muazzam bir kültürel rol ifa etmeye başladı. Gerçi Kuzey Kafkasya tasavvufla daha sonraki asırlarda ve miladi 12. Yüzyılın sonlarında tanıştı, fakat aynı zamanda Rusya devletine karşı direniş hareketlerinin şekillenmesine vesile oldu.
Dağıstanlı Şeyh Şamil'in cihadı ve Çerkezlerin bir kısmı miladi 13. Yüzyılda Osmanlı topraklarına göç etmesinin ardından tasavvuf, Kuzey Kafkasya'nın bazı bölgelerinde yok oldu, fakat Çeçenistan ve İnguşya ve Kafkasya'nın kuzeydoğusunda ve Dağıstan'da önemli bir kültürel ve siyasi etken olarak bekasını sürdürdü.

Miladi 12, 13, 18 ve 19. Yüzyıllar Kafkasya bölgesinde ve doğusunda ve Dağıstan'da Nakşibendi tarikatının iyice geliştiği dönemlerdi. Nakşibendi tarikatının Şervan'da şeyh İsmail Kürdmir, Süleymaniye'de Şeyh Halid Kürt ve Dağıstan'ın güneyinde şeyh Muhammed Şervani veya Şeyh Muhammed Yeraklar gibi şeyhleri büyük nüfuza sahip oldu. Öyle ki şeyh Muhammed Yeraklar 1825 yılında cihat ilan etti ve Cemaleddin Gazi Kamuki'yi Nakşibendi tarikatına davet etti. Bu hareket 1859 yılında yengiye uğradı ve Cemaleddin ve taraftarları Osmanlı topraklarına göç etti.

Kafkasya'da yaşayan milletlerin İslam dinine katılması uzun bir maziye dayanmasına karşın Vahabi terör örgütleri kısa ömürlerinde kafkasya müslümanlarını küresel siyonizm ve Arabistan krallığı ve bazı sultacı devletlerin hizmetine çekmek gibi hedefleri izliyor.
Kuzey Kafkasya'daki radikal örgütlerin ilk hedefi Dağıstan, Çeçenistan ve Tataristan gibi Rusya federasyonunun Müslüman özerk cumhuriyetleridir. Bu örgütler Güney Kafkasya'da da Azerbaycan cumhuriyetine sızmayı programları arasında öncelik veriyor.
Hali hazırda IŞİD gibi tekfirci terör örgütlerinin izlediği yöntem, bölgede radikal Müslümanları bulmak ve onlarla irtibata geçmek ve eğitim alanları da Irak ve Suriye'ye göndermektir.
Öte yandan tekfirci terör örgütlerinin İslam ülkelerinde faaliyetleri ve kafkasya bölgesini tehdit etmeleri yüzünden Rusya, Azerbaycan Cumhuriyeti ve Gürcistan, tekfirci akımları bölge güvenliğine yönelik ciddi tehdit olarak algılamalarına yol açıyor

Yeni yorum ekle